ÖĞREN
Güvenmeyi öğren
Sevmeyi öğren
Affetmeyi öğren
Hayal kurmayı öğren
Cesaret etmeyi öğren
Merak etmeyi öğren
Değişmeyi öğren
Ayakta durmayı öğren
Dayanmayı öğren
Mücadeleyi öğren
Konuşmaktan çok dinlemeyi öğren
Öğrenmeyi öğren
Akıllı insanlar öğrenmeyi sever.
Ay: Kasım 2020
Şimdi Affet
Şimdi Affet
Hayatta yenemediğimiz duygular var. Bir türlü içimizden atamadığımız, yeter artık deyip uğurlayamadığımız duygular .. Kin gibi, nefret gibi, gurur gibi, sevgi gibi …
Çok şahit oldum içindeki acıyla yıllarca yaşayanlara. Yarasını yıllarca yüreğinde bir emanet gibi taşıyanlara. Affedemeyenlere .. Evet affedememek. Asıl sorunumuz buydu belki de. Belki affedebilsek kurtulacağız, özgür olacağız. Fakat yapamıyoruz. Gurur çelikten bir set gibi çekilmiş zihnimize, bırakmıyor. Bilmek gerek; affedememek insana ağır bir yük getirir, tüketir. Şayet birine kin tutuyorsanız eğer o durumu haddinden fazla önemsiyorsunuz demektir. Üzüldüğünüz konularda karşınızdaki insan sizden içten bir şekilde özür diliyorsa onu affedin. Dilemiyorsa da iletişiminizi kesin lakin kin tutmayın. Zira kin yaşam enerjinizden çalacak. Çevrenizdeki kimselerle ya da yeni tanıştığınız insanlarla sağlıklı iletişim kurmanızı olumsuz yönde etkileyecek.
Kini insan davranışları olarak ele aldığımızda kin tutmanın insan davranışlarındaki uyumu bozması gibi olumsuz yönünü gözlemliyoruz. Çünkü kin duygusu o kimsenin karşısındaki insana sürekli hor bakmasına ve kıskanmasına sebebiyet verir. Hatta birçok konuda onu adalet duygusundan ayırır. Adalet duygusu da sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Nitekim bir ayette şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” [2]
İnsanoğlu yaradılışından itibaren sosyal bir varlık olmakla beraber yaşamını tek başına idame ettiremez. Çevresindeki insanlara ihtiyaç duyar. Bir şekilde başka insanlarla ilişki içinde bulunmak zorundadır. Konuyu islam açısından değerlendirecek olursak islam bizlere bu ilişki esnasında uyulması gereken bir takım kurallar getirmiştir. Bu kurallar hayatı yaşanılır hale getiren ve insana insan olduğunu hatırlatan kurallardır. Örneğin, bu kurallardan bir kaçını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şu şekilde sırlamıştır: “Birbirinizle alâkayı kesmeyin! Birbirinize sırt dönmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Haset etmeyin! Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!” [4]
Kin tutmanın zararlarını en çok kişinin kendisine olumsuz olarak yansıdığında görmekteyiz. Çevremizde ve kendi yaşantımızda bu konu ile ilgili birçok örnek gösterebiliriz. Kin tutmak hem kişinin psikolojik sağlığı, hem de sosyal ve yakın çevresine olumsuz tepkimelere yol açmaktadır. Ve saklanamaz bir gerçeklik var ki tüm kötü alışkanlıklar ve kötü duygular beraberinde yaşantımıza kötü zaman dilimleri işlerler. Kötü zaman dilimi mutsuz hayattır. Şimdi affet mutlu yaşa!
Selma Kösedağ
Narsistik Sayı
Narsistik sayı nedir
Narsistik sayı; n haneli sayının basamaklarının n’nci üstlerinin toplanması sonucunda, ortaya çıkan sonucun sayının kendisine eşit olduğu sayılardır.
ARMSTRONG SAYI DA DENİLEBİLİR
Narsistik sayı, Armstrong sayısı olarak da bilinir.
Örneğin: 3 basamaklı olan 153 sayısını ele alırsak, her basamaktaki sayının üstü 3’nü; yani küpünün toplamına bakmamız gerekir.
1 üstü 3 + 5 üstü 3 + 3 üstü 3 = 1 + (5 x 5 x 5) +(3 x 3 x 3) = 153 (Narsistik sayı)
İnsanlar
Bazı insanlar; yağmurda ters dönen şemsiye gibidir. En çok ihtiyacımız olduğu anda çeker giderler. Öylece kala kalırız.
Lao Tzu
Tanrı size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, size acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır.
Lao Tzu
Yükselmek
Profesör bir öğrenciyi kürsüye çağırıp
-Anlat dersi, demiş
Öğrenci başlamış anlatmaya
-Şimdi kürsünün üstüne çık, devam et
Öğrenci kürsüye çıkıp devam etmiş
-Kürsünün üstüne bir sandalye koy, üstüne çık devam et
Öğrenci denileni yapmış
-Şimdi sandalye üstüne tabureyi koy, devam et.
Öğrenci artık düşmemek için dengesini kontrol ederek konuştukça dediklerinde tutarsızlıklar başlamış. Hoca dersi bitirmiş: “İnsan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur, çünkü artık beyin söyleneni değil, bulunan yerden düşmemeyi önceler”
Ne Tuhaf
Ne tuhaf aslında. Samimiyetsiz dostluklar, çıkara dayalı yapmacık ilişkiler. Sorsan herkes dost, herkes arkadaş. Ama hepsi yalan dolan. Dene istersen; Bazen sorgulamak gerekiyor aslında. Kimin sende ne kadar, senin kimde ne kadar olduğunu, değer verdiklerinden hak ettiğin değeri görüp görmediğini. Her derdine koştuğun, her zaman yanında olduğun, sözüm ona en yakın arkadaşına sor bakalım? Senle ilgili neyi ne kadar bildiğini? Mesela anne babanın adını? Mesela varsa çocuklarının isimlerini veya çocuklarının kaç yaşında olduklarını? Mesela kaç kardeşin olduğunu? Ben denedim. Sonuç mu? Gerçekten cevaplar oldukça üzücü. Oysa ki sen her daim onun için koşarsın. Onun derdi senin derdindir. Aslında çokta önemli değildir kaç kardeşin olduğu, veya anne babanın ismi. Ama mutlaka sohbet esnasında bunlardan bahsetmişsindir. Bu belki de basit bir örnektir. Oysa ki sana anlatılan her şeyi can kulağı ile dinlemiş, hatta unutmamak için bazı şeyleri bir tarafa not etmişsindir. Seni dinlemediği veya seni ciddiye almadığı sonucunu çıkarmamak mümkün mü sence? Değer yargıları tam burada ortaya çıkıyor bence. Ne demişler, “Hayatınızın kalitesini, hayatınızdaki insanlar belirler.” Sana ne kadar değer veriliyorsa, o kadar değer vermesini bileceksin. Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan birisi olmamak için, hiç kimseye “Nasıl olsa paspasın altındadır” rahatlığını vermeyeceksin arkadaş. Lütfen senin için değerli olduğunu düşündüğün dost ve arkadaşlarınla ilgili neyi ne kadar bildiğini sorgula. Onunla ilgili ne kadar çok şey biliyorsan, onu daha iyi anlarsın.
Zaman
Goethe insanlara şöyle tavsiyelerde bulunur;
Yaşamaya zaman ayır, çünkü ömür bunun için yaratılmıştır.
Düşünmeye zaman ayır, çünkü başarının anahtarı odur.
Sevmeye zaman ayır, çünkü bu seni daima güçlü kılar.
İyiliğe zaman ayır, çünkü insan olmanın sırrı budur.
Ben 4 Kişiyim
“Ben 4 kişiyim
1 ben,
2 içimdeki,
3 aynadaki,
4 kalbimdeki…
Ben’i geç,
İçimdeki zaten deli,
Kır aynadakini.
Ya kalbimdeki?”
Paul Auster
Gülümsemek ve Sakinlik
Başarılı İnsanlarda Her Zaman Önemli İki Şey Vardır;
“Gülümsemek ve Sakinlik”
Problemleri çözmek için gülümse
Problemleri önlemek için sakin kal.
Steve Jobs
Depresyondan Kurtulmak İçin
Depresyondan Kurtulmak İçin…
- Yakınlarınız ve özellikle aileniz ile daha fazla vakit geçirin.
- Duygularınızı ifade edin, diğer insanların ne hissettiğine verdiğiniz önem kadar kendi duygu ve ihtiyaçlarınızı da gözetin.
- Depresyon döngüsünü unutmayın! Depresyonda çoğunlukla kişinin bir şey yapma isteği olmaz, uyuma isteği olur ve yaptığı şeylerden zevk almaz. Eğer belirtileri besleyecek şekilde evde oturup, hiçbir şey yapmaz ve içinizden gelmesini beklerseniz depresyonun seviyesini artırabilirsiniz. Bu sebeple mümkün olduğunca böyle durumlarda zevk almasanız da faaliyetlerinizi sürdürmeye devam edin.
- Geçmişe odaklı olmayın. Geçmiş hatalar üzerinde durup problem odaklı yaklaşmayın.
- Olumlu duygu ifadelerini artırın. Olumsuz duygu ve düşüncelerinizi yerinde ve zamanında, uygun dozda ifade etmekten kaçınmayın. Unutmayın ki zamanında sergilenen uygun ifade ve aktif davranış, birikimi engelleyecek ve küçük artçı depremler büyük depremin önüne geçecektir.
- İyileşme sürecinde dalgalanmalar olabilir ve zaman zaman depresif belirtilerde artış görülebilir. Bunu normal karşılayın.
- Aile üyelerinin beraber vakit geçirmeleri önemlidir. Zaman geçirme ev içerisinde ufak bir aktivite ile sağlanabileceği gibi ev dışında da yapılan aktiviteler ile de sağlanabilir.
- Gün aşırı açık havada düzenli yürüyüş yapmanın, antidepresanlarla aynı tedavi edici etkiyi yaptığını unutmayın. Kademeli olarak temponuzu ve yürüyüş sürenizi artırabilirsiniz.
- Ev içinde yatakta geçirdiğiniz süreyi azaltıp, hareketinizi artırabilmek için ev içi sorumluluklar alın.
- Gün ışığından fazla faydalanacak şekilde uyumaya özen gösterin. Geç saatlerde yatıp geç saatlerde uyanmak depresyonu kendi başına sürdüren bir etmendir. Erken yatıp erken kalkmaya kendinizi alıştırın.
Yaşlılık
UNESCO yaşlılık tanımı: “Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa yaşlıdır” Diğer ifadeyle, yeni şeyler öğrenmiyorsa, artık şaşırmıyorsa ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa yaşlıdır. Merak etmiyorsa, keşfetmiyorsa yaşlıdır.
Başkaları Ne Der?
Başkaları ne der?
Başkaları ne der diye düşünerek bir hayat kurmak sizi, yapmayı en çok istediğiniz şeylerden uzaklaştırır. Hayallerini gerçekleştiremedikten sonra kime göre yaşadığının ne önemi var?
Tespit
Hayattaki en güzel anlardan biri; değiştirilemeyecek olan şeyleri değiştirmeye çalışmaktan vazgeçtiğimiz anlardır. Engin Günaydın bir TV programında “neden sevgilin yok” sorusuna “ilişkide insanlar birbirinin tatili olmalıdır. Hayat zaten stresli, insanlar birbirinde dinlenebilmeli ama ülkemizde herkes birbirini daha çok strese sokuyor” demişti. İlişkiler hakkında duyduğum en iyi tespit bu.
Goethe
Goethe’nin ilginç teorisi;
İnsan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. Önceki ve sonrakiler birer arayış, kaçış ya da aldanıştır.
Gabriel Marquez
Bazen öyle konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyle bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.
Gabriel Marquez
Zamanı Var
“Zamanı var” cümlesine çok inanıyorum.
Olmadı ama acele etme zamanı var.
Her şeyin ve herkesin bir zamanı var.
Sıra sana da gelir, sadece zamanı var.
Doğru zaman diye bir şey var ve ben buna cidden inanıyorum.
Değer
“Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.” Diyor Marcus Aurelius. Dünya verdiğim değer kadar. Hayyam haklı; “Ben varım diye var dünya, ben yok, o da yok.”
Umut
Dünden ders çıkar
Bugünü yaşa
Yarın için umut et
Zehir
Bir bilgeye zehrin ne olduğunu sormuşlar. Demiş ki; ”İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. Fazla güç, fazla dinlenmek, fazla yiyecek, fazla ihtiras, fazla korku, fazla sakinlik, fazla öfke, fazla neşe, fazla nefret, hatta fazla iyi niyet.” Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir.