EGO

“Hiçbir insanın ömrü başka bir insanın egosunu taşıyabilecek kadar uzun değildir…”
Paulo Coelho
Ego Freud’un tanımıyla, “İnsanoğlunun dış dünya ile uyum içerisinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevler bütünüdür. Kişiliğin düzenleyici, denge ve uyum sağlayıcı bileşenidir.”
Fakat günümüzde ego denge ve uyum sağlayıcı olarak değil de denge ve uyum bozucu olarak insanlarda dönüşüme uğramıştır.
Mutlaka hepimiz, “Ne kadar egolu” cümlesini ya bize söylendiğini ya da başkalarına söylendiğini duymuşuzdur.
Kişilerin kendi benliklerini başkalarına dayatma durumu da diyebiliriz egonun bu günkü hallerine…
Kaprisleri, bencillikleri, bitmek bilmeyen istekleri, sürekli narsist tavırlar içinde olmaları, günümüz egoist insanının en belirgin özellikleridir.
İnsanlar zeka ile egoyu karıştırıyorlar.
Zeki ve cool gözükmek adına egolarını zinciri kopmuş bir köpek misali ortalığa salıveriyorlar.
Kendilerini öylesine üstün görüyorlar ki, tüm dünya sırf onlar yaşayabilsinler ve mutlu olabilsinler diye onların etrafında dönüyormuş ve tüm insanlık da onlara hizmet ediyormuş gibi davranıyorlar.
Oysa onları diğer insanlardan ayıran belirgin bir özellikleri yok.
Çok paralarının olması, yüksek statülerde olmaları, ünlü ya da tanınmış olmaları bir fark değil.
En azından ego için bir fark değil.
Çünkü dediğimiz gibi ego her insanın içinde olan bir şey.
İnsanız en nihayetinde.
Dolayısıyla da zekamız egomuzun gerisinde kaldığında, diğer hiçbir insandan farklı bir yanımız olmadığını görürüz.
Egosu ön planda olan, kendi içsel savaşını başkalarının üzerinde yaşatmaya meyleden kişilerin, mükemmel gibi görünmesine aldanmayın.
Dedik ya, ego mükemmellik demek değil diye.
Ama ne yazık ki, egolarıyla ön plana çıkan ve bununla gururlanan kişiler bunu öyle zannediyorlar.
Mesela insan ilişkilerine dair Freud’un çok sevdiğim bir sözü daha vardır, “Köpekler arkadaşlarını sever, düşmanlarını ısırırlar. İnsanlar ise tamamen farklıdır: Saf ve karşılıksız sevgiyi beceremezler. Kişisel ilişkilerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururlar.”
Günümüz insanı bugün bu davranışı çok daha ilerletip yaşamlarının her alanlarında sergileme dürtüsüne girmişlerdir.
Egoizmin getirisi olan mükemmele giden yolda kendi çıkarlarını düşünme ve ön planda tutma gayesi, insanların gerek ikili gerek diğer ilişkilerinde karşılıklı bir çatışmaya dönüşmesine neden oldu.
İnsanlar artık ne gerçekten gerçek gibi davranıyorlar ne de çıkarları olmaksızın dostluk ve sevgi gibi insana ait dürtüler için etkileşimde bulunuyorlar.
Egoist insanların diğer insanları hor görmesinin altında yatan neden de budur tam olarak.
Karşılarındakileri ne kadar aşağılarlarsa aşağılasınlar, o kadar mükemmele yaklaştıklarını düşünürler.
Tabii, bunu da bazen öyle ustalıkla yaparlar ki, siz kendinizi tam da onların size aşılamaya çalıştığı şekliyle, aşağılık ve değersiz görmekle kalmayıp, onları size böyle davranmakta haklı olduklarını bile düşünmeye başlarsınız.
Oysa durum tam tersidir.
Etrafınızda böyle kişiler varsa, direkt ilişkinizi kesin derim.
Yukarıda Paulo Coelho’nun da dediği gibi, ömrümüz bir başkasının egosunu taşıyabilecek kadar uzun değil ve sadece biz de onlar gibi bir kez bu dünyaya yaşamaya geliyoruz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s