Güven duygusu tarifi izah edilmeyecek derecede değişik bir duygudur. İnsan ömrünün ilk çağlarında, bu duygu çok fazla gelişir. Çünkü başkalarına muhtaçsındır ve başkaları ihtiyacını giderdiği sürece güven duygun da paralel olarak ilerler. Kendi ayaklarının üzerinde durmaya başladığın ilk zamanlarda -ki bu genelde ergenlik zamanına denk gelir- çevrende yüzüne gülen, sana en ufak yardımı dokunan herkese sonsuz güvenirsin. Zamanla, güvendiklerinin hiç de sandığın gibi olmadığını görürsün. Sonra onlardan uzaklaşır, güvenebileceğini düşündüğün başkalarıyla karşılaşırsın. Bir süre sonra aynı sonla yine karşılaşırsın. Bir süre bu kısır döngüde ihanetlere uğrayarak döner durursun, büyük ya da küçük ihanetler. Tabii bu döngü esnasında güven duygun yıpranmış, zedelenmiş, ciddi hasar görmüştür. Yaşın ve yaşadıkların belli düzeye eriştikten sonra güven duygusunun da çok farklı boyutlarına ulaşırsın: Kimseye güvenememe! İşte o durumdan sonra birilerine güvenmeyi, birilerine yaslanmayı ne kadar istesen de başaramazsın. Dünyanın en iyi insanı ile tanışsan bile “Ya bu da onlar gibi olursa?” diye düşünürsün. Sonra da kuralına göre oynamaya başlarsın, büyük bir boşluk içinde. Hala güvenebildiğin insanlar varsa onları iyi sakla! Ama onlarsız olmayı da öğren! Çünkü her an gidebilirler.
Alıntı